Benim köprülerim;

Hayatım hep geçişlerden ibaretti.  Yüksek akça ağaçları arasında çocukluğumu geçirdiğim Kanada’dan,  Türkiye’deki yerleşik hayatıma…Çılgın seyahat günlerinden ve kurumsal işimden, huzurlu aile günlerine…

Bu defa kendi köprümü kurdum sanırım.

Bu hem bir yol , hem de ruhsal bir köprü benim için..

Şehrin herşeyi unutturan temposuyla, köy evimizin dinginliği arasında gidip geldiğim ağaçlı bir yol.. Ve çocukluk anılarım ve çocuklarım için kurduğum hayaller arasında bir köprü aynı zamanda. 

Köprü koleksiyonum, haftasonları, küçük köy evimize yaptığım bu yolculuklar esnasında ortaya çıktı. Tüm tasarımların zamansız ve daima çağdaş kalmasını da, geçmiş ve gelecek arasında gidip geldiğim bu yola borçluyum.

Tasarım maceram , ikiz kızlarım Maya ve Mila ile başladı. 2 yaşına geldiklerinde rahat ve sade giysiler bulmakta ne kadar zorlandığımı hatırlıyorum.  Farkettiğiniz gibi siyah, gri ve natürel renkler benim en sevdiklerim. Kızlarım da etkisiyle bunlara pembe ve mor da eklendi. Kızlar şu an 6.5 yaşında ve  doğadaki tüm renkleri seviyorlar, özellikle mavi ve yeşilin tüm tonlarına bayılıyorlar.

Ben tasarımlar üzerinde çalışırken, kızlarım da önemli karar vericiler haline geldiler.

Maya kumaşı seçiyor. O kadar seçici ki sadece en rahat ve yumuşak materyelleri seçiyor. Mila ise koşuşturarak saha testlerini yapıyor, giyisilerin  daha rahat olması için detayları gösteriyor. Aynı zamanda cep ve aksesuar isteyip istemediklerini ve nerelerde istediklerini söylüyorlar. İkisinin de artık tasarımlarda imzası var.

Ve imzamızı sevgiyle attık.

Gül Kalezade 

 Gül Kalezade